Ebook: Hay Bin Yakzan
Author: İbn Sina, İbn Tufeyl
- Year: 2010
- Publisher: Yapı Kredi Yayınları
- City: İstanbul
- Language: Turkish
- pdf
İslâm dünyasında alegorik öykü geleneği İbn Sina (ö. 1037) ile başlar. Huneyn bin İshak’ın (ö. 873)
Yunancadan çevirdiği Salaman ve Absal öyküsü, İbn Sina’nın önündeki örnektir. İbn Sina’nın bu
öyküden söz ettiği, onu özetlediği biliniyorsa da, bağımsız bir yapıt olarak yeniden yazdığı kuşkuludur.
Ama, Salaman ve Absal’ın alegorik anlatım tekniğini kullanarak Hay bin Yakzan adlı yapıtını yazdığı
bilinmektedir.
İbn Sina’nın yapıtı, sonraki birçok düşünürü etkiler. Peşi peşine, bir anlatı geleneği oluşturan
alegorik öyküler yazılır. İbn Tufeyl’in (ö. 1186) Hay bin Yakzan adlı öyküsü, geleneğin en ünlü
yapıtıdır. Sühreverdî (ö. 1191), El-Gurbetü’l-Garbiye; İbnü’n-Nefis (ö. 1288), Er-Risaletü’l-Kâmiliye
fi’s-Siyeri’n-Nebeviye; Molla Câmî (ö. 1492), Salaman ve Absal adlı yapıtlarıyla geleneğin diğer
önemli örneklerini verirler.
Birbirini izleyen bütün yapıtlar, belli ölçülerde, bir öncekinden etkilenmiştir. Yazarları da böyle bir
etkiden, en azından bir esinden söz etmekten çekinmezler. Sözgelimi Câmî, İbn Sina’nın özetlediği
Salaman ve Absal öyküsünü, ayrıntılarda yaptığı küçük değişikliklerle yeniden yazar. İbnü’n-Nefis, İbn
Tufeyl’in yapıtında önemli bir yapı değişikliği yapmaz; yalnızca geliştirdiği düşüncelerin alanını,
yönünü değiştirir.
Buna karşılık, yaygın kanının tersine, öyküleri açısından bakıldığında, İbn Tufeyl’in Hay bin
Yakzan adlı yapıtı ile İbn Sina ’nın aynı adı taşıyan öyküsü arasında hiçbir ilişki yoktur. Metinler
arasında bulunabilecek tek ortak nokta, her ikisinin de alegoriye dayanmasıdır. Buna karşın birçok
felsefe tarihçisi, iki metnin aynılığından söz etmiştir. Dahası, İbn Sina’nın yapıtını tanıtırken, İbn
Tufeyl’in öyküsünü özetleyen bile olmuştur. Oysa yapıtların hem Arapça orijinalleri, hem de Türkçe
çevirileri kütüphanelerimizde bulunmaktadır.
Neredeyse tarihsel bir nitelik kazanan bu yanlışı ortadan kaldırmak ve ilgilenenlerin iki metni
birlikte okumalarına olanak sağlamak amacıyla, daha önce Ruhun Uyanışı adıyla yayımladığımız İbn
Tufeyl’in Hay bin Yakzan’ı ile Ord. Prof. M. Şerefeddin Yaltkaya’nın Türkçeye çevirerek Büyük Türk
Filozof ve Tıp Üstadı İbn Sina, Hayatı, Şahsiyeti ve Eserleri Hakkında Tetkikler (İstanbul 1937)
başlıklı kitapta yayımladığı İbn Sina’nın Hay bin Yakzan’ını, dilini güncelleştirerek bir araya getirdik.
İki metnin oluşturduğu yapıt, Yaltkaya’nın iki bölümden oluşan önemli giriş yazısı nedeniyle, bir
karşılaştırma olanağı sağlamanın çok ötesinde bir zenginlik ve işlevsellik kazandı.
Yaltkaya, İbn Sina metnine yazdığı giriş yazısının ilk bölümünde, sözünü ettiğimiz anlatı geleneği
içinde yer alan metinlerin kavranabilmesi için göz önünde bulundurulması gereken kuramsal ve
kavramsal çerçeveyi belirleyip açımlıyor. İkinci bölümde ise, en önemli örneklere ilişkin bilgi ve
özetlerle alegorik öykü geleneğinin tarihçesini veriyor.
Yaltkaya’nın katkılarıyla zenginleşen yapıta, iki metnin ortak adını verdik: Hay bin Yakzan.
Yaltkaya’nın girişi ve zamansal önceliği nedeniyle İbn Sina’nın metnini öne, kendi girişimizle İbn
Tufeyl’in metnini arkaya aldık. Böylece, meraklıları, hem eski Yunan’dan başlayarak süren bir
geleneğin tarihçesini, hem de bu geleneğin İslâm dünyasındaki ilk örneği ile en ünlü örneğini birlikte
okuma olanağı bulacaktır.
Yunancadan çevirdiği Salaman ve Absal öyküsü, İbn Sina’nın önündeki örnektir. İbn Sina’nın bu
öyküden söz ettiği, onu özetlediği biliniyorsa da, bağımsız bir yapıt olarak yeniden yazdığı kuşkuludur.
Ama, Salaman ve Absal’ın alegorik anlatım tekniğini kullanarak Hay bin Yakzan adlı yapıtını yazdığı
bilinmektedir.
İbn Sina’nın yapıtı, sonraki birçok düşünürü etkiler. Peşi peşine, bir anlatı geleneği oluşturan
alegorik öyküler yazılır. İbn Tufeyl’in (ö. 1186) Hay bin Yakzan adlı öyküsü, geleneğin en ünlü
yapıtıdır. Sühreverdî (ö. 1191), El-Gurbetü’l-Garbiye; İbnü’n-Nefis (ö. 1288), Er-Risaletü’l-Kâmiliye
fi’s-Siyeri’n-Nebeviye; Molla Câmî (ö. 1492), Salaman ve Absal adlı yapıtlarıyla geleneğin diğer
önemli örneklerini verirler.
Birbirini izleyen bütün yapıtlar, belli ölçülerde, bir öncekinden etkilenmiştir. Yazarları da böyle bir
etkiden, en azından bir esinden söz etmekten çekinmezler. Sözgelimi Câmî, İbn Sina’nın özetlediği
Salaman ve Absal öyküsünü, ayrıntılarda yaptığı küçük değişikliklerle yeniden yazar. İbnü’n-Nefis, İbn
Tufeyl’in yapıtında önemli bir yapı değişikliği yapmaz; yalnızca geliştirdiği düşüncelerin alanını,
yönünü değiştirir.
Buna karşılık, yaygın kanının tersine, öyküleri açısından bakıldığında, İbn Tufeyl’in Hay bin
Yakzan adlı yapıtı ile İbn Sina ’nın aynı adı taşıyan öyküsü arasında hiçbir ilişki yoktur. Metinler
arasında bulunabilecek tek ortak nokta, her ikisinin de alegoriye dayanmasıdır. Buna karşın birçok
felsefe tarihçisi, iki metnin aynılığından söz etmiştir. Dahası, İbn Sina’nın yapıtını tanıtırken, İbn
Tufeyl’in öyküsünü özetleyen bile olmuştur. Oysa yapıtların hem Arapça orijinalleri, hem de Türkçe
çevirileri kütüphanelerimizde bulunmaktadır.
Neredeyse tarihsel bir nitelik kazanan bu yanlışı ortadan kaldırmak ve ilgilenenlerin iki metni
birlikte okumalarına olanak sağlamak amacıyla, daha önce Ruhun Uyanışı adıyla yayımladığımız İbn
Tufeyl’in Hay bin Yakzan’ı ile Ord. Prof. M. Şerefeddin Yaltkaya’nın Türkçeye çevirerek Büyük Türk
Filozof ve Tıp Üstadı İbn Sina, Hayatı, Şahsiyeti ve Eserleri Hakkında Tetkikler (İstanbul 1937)
başlıklı kitapta yayımladığı İbn Sina’nın Hay bin Yakzan’ını, dilini güncelleştirerek bir araya getirdik.
İki metnin oluşturduğu yapıt, Yaltkaya’nın iki bölümden oluşan önemli giriş yazısı nedeniyle, bir
karşılaştırma olanağı sağlamanın çok ötesinde bir zenginlik ve işlevsellik kazandı.
Yaltkaya, İbn Sina metnine yazdığı giriş yazısının ilk bölümünde, sözünü ettiğimiz anlatı geleneği
içinde yer alan metinlerin kavranabilmesi için göz önünde bulundurulması gereken kuramsal ve
kavramsal çerçeveyi belirleyip açımlıyor. İkinci bölümde ise, en önemli örneklere ilişkin bilgi ve
özetlerle alegorik öykü geleneğinin tarihçesini veriyor.
Yaltkaya’nın katkılarıyla zenginleşen yapıta, iki metnin ortak adını verdik: Hay bin Yakzan.
Yaltkaya’nın girişi ve zamansal önceliği nedeniyle İbn Sina’nın metnini öne, kendi girişimizle İbn
Tufeyl’in metnini arkaya aldık. Böylece, meraklıları, hem eski Yunan’dan başlayarak süren bir
geleneğin tarihçesini, hem de bu geleneğin İslâm dünyasındaki ilk örneği ile en ünlü örneğini birlikte
okuma olanağı bulacaktır.
Download the book Hay Bin Yakzan for free or read online
Continue reading on any device:
Last viewed books
Related books
{related-news}
Comments (0)